Obezite Cerrahisi

Obezite cerrahisi nedir ve hangi hastalara uygulanır?

Günümüzde ciddi komplikasyon geliştirme olasılığı yüksek olan morbid obezite hastalarında bu durumun cerrahi yöntemlerle tedavisi mümkündür. Bunun yanı sıra cerrahi tedavi, günümüz koşullarında en radikal ve en iyi sonuç veren tedavi seçeneğidir. Morbid obez hastaların çoğu diyet ve egzersiz programlarıyla bir süreliğine kilo verse de başarı oranı düşük (%3) ve yeniden kilo alma riski yüksektir. Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda ise metabolizma değişir, özellikle tüp mide ameliyatı sonrası çok ciddi iştah kaybı olur, mide hacmi çok küçük olduğundan da yeme olayı kısıtlanır. Bu gibi nedenlerle cerrahi tedaviler ile tıbbi tedavi yöntemlerinin başarı açısından karşılaştırılmaları çok mümkün değildir. Fakat yine de bu uygulamanın neticede bir ameliyat ve ciddi bir karar olduğu göz önünde bulundurulduğunda uygun profildeki hastalarda ilk tedavi yaklaşımı daima diyet ve spor olmalıdır. Hastalarımızın çoğu defalarca denemiş; ancak başarılı olamadığı için bize başvuran hastalardan oluşmaktadır.

Morbid obezite hastalarında cerrahi operasyonlar, multidisipliner yaklaşımla gerçekleştirilmesi gereken girişimlerdir. Hastaların endokrinoloji uzmanı, diyetisyen ve gerektiğinde psikolog tarafından da değerlendirilmesi gerekir. Özellikle ameliyat öncesi hastaların hormonal bir sorunlarının olup olmadığı ve ameliyata uygunlukları endokrinolog tarafından mutlaka değerlendirilmelidir. Yine ameliyat öncesi midede olası başka bir patolojinin tespiti açısından mutlaka endoskopi de yapılmalıdır. Hastalar operasyondan önce, operasyon sonrası dönemde ne şekilde beslenecekleri konusunda diyetisyenler tarafından detaylı olarak bilgilendirilmelidir. Özellikle ilk birkaç ay beslenme düzeni ve metabolizmanın yeni duruma uyumu açısından bu takip çok önemlidir. Buna ek olarak ameliyat öncesinde hastalar psikolojik durumları açısından psikiyatrik incelemeye tabi tutulabilir. Ciddi psikiyatrik hastalıkları bulunan, alkol veya ilaç bağımlılığı olan bireyler ile operasyona ilişkin detayları kavrayamayacak durumda olan hastaların morbid obezite ameliyatı olmaları uygun değildir. Morbid obezite ameliyatı olacak kişilerde mümkünse aile içi destek de tam olmalıdır. Evdeki yemek düzeninden ameliyat sürecine kadar tüm aşamalarda aileden gelen motivasyon ve onayın varlığı, en az hastanın kararı kadar önemlidir.

Morbid obezite ameliyatları genelde kısıtlayıcı uygulamalar, emilimin bozulmasına yönelik uygulamalar ya da her ikisinin kombinasyonu şeklindedir. Başka bir engel yoksa tüm ameliyatlar laparoskopik, yani kapalı yöntem ile yapılır.

Obezite cerrahisi uygulamaları nelerdir?

Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi)

Tüp mide ameliyatı, tüm midenin yaklaşık %75-80’inin çıkarılması ile gerçekleştirilen bir operasyondur. Operasyon sonrasında geride kalan midenin şeklinin tüpe benzemesi nedeniyle uygulama bu ismi almıştır. Midenin büyük bölümü cerrahi olarak çıkarıldığı ve geride 50-100 ml bir hacim kaldığı için tüketilen besin miktarı sınırlandırılır. Buradan anlaşılacağı üzere tüp mide ameliyatı, kısıtlayıcı tipte bir ameliyattır ve besin alımını azaltarak kilo vermeyi sağlar. Bu ameliyatta çıkarılan mide bölümünden (Fundus) salgılanan iştah hormonu (Ghrelin) işlem sonrasında azaldığı için hastalarda ciddi anlamda iştah azalması olur. Ameliyat sonrasında hastaların eski iştahlarına geri dönmemeleri başarıyı arttıran ciddi bir avantajdır.

Tüp mide ameliyatının diyabet ve hipertansiyon üzerine etkisi de oldukça yüksektir. Özellikle yalnızca ağızdan ilaçla tedavi gören diyabetikler ve hipertansif hastaların kullandığı ilaçlara çoğunlukla gerek kalmaz. Bu olumlu etki hastalarda ameliyatın hemen ardından başlar.

Mide Bypassı (Roux-en-y gastric bypass)

Midenin yemek borusundan hemen sonraki çok küçük bir kısmı geride kalacak şekilde büyük bir kısmının bypass edilmesi şeklinde gerçekleştirilen operasyondur. Bu uygulamada mide kısmına tekniğe uygun şekilde ince bağırsak getirilerek dikilir. Dolayısıyla hem mide hacmi küçülür hem de bağırsakların bir bölümü devre dışı bırakılmış olur. Sonuçta hem tüketilen yiyeceklerin miktarı az olur hem de emilimi etkilenmiş olur. Bu yöntemle özellikle insülin bağımlısı diyabetiklerin kan şekeri kontrolü de daha etkili bir şekilde düzenlenir.